|
|
İnternet
|
1. E-posta ile pazarlamada 12 Adım
|
Yazar: Lee Marc Stein
Sayı tesadüfi değil. Burada ima edilen elbette bağımlılıktan kurtulma programları. Alkol, hap ve yiyecek gibi eposta da “masum” insanlar tarafından suiistimal ediliyor. Çok açık ki, e-postanın kötüye kullanımı aynı vahim sonuçları getirmiyor. 1’den 5’e kadar olan aşamalar, daha çok yalnızca müşteri adayı yaratmaya yönelik. 6’dan 12’ye kadar olan aşamalar ise hem müşteri adaylarına hem de müşterilere (mevcut, aktif olmayan, aktifliğini yitirmek üzere olan) gönderilen e-postalara uygulanıyor.
1. Aşama: Zaaflarınıza Direnin
Zaaf, özellikle işletmeden tüketiciye e-ticaret yapan pazarlamacılar açısından, e-postayı bir kitle mecrası olarak kullanma konusunda kendini gösteriyor. Neden olmasın? Çok ucuz diye mi? Bir patlama yaratıyorsunuz ve kaç kişinin yanıt verdiği fark etmiyor. Yanıt başına maliyet, hâlâ sıfıra yakın. Neden olmasın? Oysa, akışı kirletiyor ve çok fazla mesaj yollayarak siber uzayda nefes almayı imkansız hale getiriyorsunuz. Müşteri adayı yaratmaya yönelik e-posta liste seçimi, genel olarak postalama listesi seçim stratejinizle uyum göstermeli. UYGUNLUK, her zaman rehberiniz olmalı.
2. Aşama: E-postanızı Kimin Aldığını Bilin
Bu, 1. aşamanın doğal bir sonucu. İşletmeler ve tüketiciler bazında müşteri adayı yaratmaya çalışmak, büyük oranda çift tercihli listelere dayanıyor. Çift tercih, istenmeyen e-postaları durduracak ve Seth Godin’in izinli pazarlama kavramından yararlanacaktı. Ne var ki, bu listelerin çoğu, piyangolar ve başka etkili promosyon önerileri ile geliştirilmişti. Belli türde ürün önerileriyle ilgilendiklerini söyleyen yanıtlayıcılar, aslında onlarla hiç ilgilenmiyorlardı. İlgilendiklerini söylemeleri için kendilerine rüşvet veriliyordu. Tercih kullananların çoğu, bunu neden yaptıklarını hatırlamıyor bile. Şimdi de kafalarını karıştıran teklifler alıyorlar. Son olarak, bu kişilerin çoğu, sistemden çıkmayı isteyecekler; ama bu çıkış işleminin, onları başka bir listeye yerleştirmekten başka bir işe yaramayacağını da bilmeleri gerek.
3. Aşama: Yapabiliyorsanız, Gerçek Yanıt Listelerini Tercih Edin
Geleneksel postalayıcıların, yanıt listelerinin normalde derlenmiş temel listelerden oluştuğunu bilmeleri gibi, akıllı postalayıcılar da e-posta kampanyalarında gerçek yanıt listelerini kullanıyorlar. Bu yüzden, kitlelere gönderilen tercih dosyalarının maliyeti ciddi oranda düşmüş bulunuyor; çünkü bunlar işe yaramıyor. İşletmeden işletmeye e-ticaret alanında, kontrollü yayın e-postaları (yalnızca geleneksel ekli e-posta dosyaları değil), çok işe yarıyor. Bir tüketici pazarlamacı olarak, magazin ya da katalog, hatta sigorta ve finansal müşteri yaratma teklifleri için online yanıtlayıcılar kiralayabilirseniz, bunları denemek isteyeceksiniz.
4. Aşama: Hedeflerinizi İyice Netleştirin
Yanıt istiyorsunuz elbette. Ama teklifiniz ne? Müşteri adaylarının bu teklife yanıt vermelerini nasıl sağlayacaksınız? Örnek: Yeni bayiler atamaya çalışan bir şirket için e-posta serisi yazdık. Serinin ana amacı, müşteri adaylarının kendi bölgelerindeki ücretsiz bir seminere kayıt olmalarını sağlamaktı. Elbette bu, bayilik sistemi çalışmalarında sık rastlanan ve kabul edilebilir bir stratejiydi. Şu soruyu sorduk: “Müşteri adayı, seminere giden tiplerden değilse ya da aslında satış direktörünüzle hemen bire bir görüşme talep edecek kadar ateşli biriyse ne olacak?” E-postanızdan doğrudan ürün satışı yapmıyorsanız, farklı ilgi düzeylerine yönelik teklifler sunun. Şunu unutmayın; belki de sizin ana amacınız, bir diyalog başlatmak. E-postayı başarılı olduğu konulardan biri olan kalifiye müşteri adayına abartılı öyküler anlatmak için kullanmanızı sağlayacak ilk yanıtı (etik ve uygun bir biçimde) almak istiyorsunuz.
5. Aşama: Aldatmaktan Kaçının
Herkesin görebileceği şekilde aldatıcı teklifler sunmamak gerektiğini yeterince iyi biliyorsunuz; ama ya metinler? E-postanın açılmasını sağlamak, gittikçe zorlaşıyor. Müşteri adayınıza konu başlığını okutmak için, geleneksel zarflı teaser metinlerine oranla daha az zamanınız var. İkisinin de tek işlevi okuyucuyu mesajın içine çekmek olduğundan, bazı postalayıcılar bunu başarmak için her yönteme başvuruyorlar. “Her şeye” başvurmayın. Aldatma, kısa sürede aleyhinize sonuç verecektir. E-postayla potansiyel yanıtları, siparişleri ve müşterileri kaybetmezsiniz; ama şikayetler alır, hatta olumsuz virüslü kampanyalara maruz kalabilirsiniz. Aldatmadan merak uyandırabilen, dikkat çekebilen ve meydan okuyan konu başlıkları vardır.
6. Aşama: Müşteri Adaylarını ya da Müşterileri Nereye Yönlendiriyorsanız, Oraya Önce Siz Gidin
Şunu çok sık duyuyorum: “Görkemli Web sitemize trilyonlar yatırdık. Herkesin ana sayfamıza tıklamasını istiyoruz.” Bu, pek çok nedenden ötürü son derece tehlikeli bir yol olabiliyor. Anlık dürtüyle hareket eden yanıtlayıcıları engelleyebiliyor. Belki, sadece “Yanıt Ver”e basarak teklifinize “Evet” demeyi istiyorlar. Belki, doğrudan güvenli bir yanıt formuna tıklamak ve başka bir şeye bakmayı reddetmek istiyorlar. Ana sayfanız, epostayla sunduğunuz teklifi açıkça ortaya koymayabilir ve müşteri adayınız ya da müşteriniz, elbette ona bakmak için zamanını harcamayacaktır. Bu özel teklif hakkında ayrıntılı bilgi, sitenin başka hiçbir yerinde net bir biçimde yer almaz. E-posta okuyucularınızı, ilk etapta, belli bir konuya odaklanmış atlama sayfasına ya da bir PDF dosyasına tıklamaya yönlendirmeniz daha iyi olabilir. Daha sonra, derinlemesine araştırmalar yapmaları için link’ler aracılığıyla sitenizin özel alanlarına gitmelerini sağlayabilirsiniz.
7. Aşama: Frekansı Sık Sık Takip Edin
Çok olan ne kadardır? E-postalama yapan pek çok kişi, bu soruyu asla sormaz; çünkü “E-postanın maliyeti, hiçbir şey değildir.” Oysa olabilir. İlk siparişlerini online veren ve ardından tarafınızdan haftada iki ya da üç kez e-posta bombardımanına tutulan müşteri adayları, ürününüzü sevmiş dahi olsalar bir daha sipariş verme konusunda isteksiz olabilirler. Beton ve tuğladan yapılmış mağazanıza giderler mi? Belki… Ama neden işi şansa bırakalım ki? Benzer biçimde, bir müşteri adayının belli bir tarihte bir seminere katılmasını sağlamak istiyorsanız, adayın sonsuza dek size sırt çevirmesine neden olmadan önce kaç e-posta göndermeniz gerekiyor? Seriyi sınırlandırsanız ve sonra aynı seminer yeniden düzenlendiğinde bir gönderi daha yapsanız daha iyi değil mi? Yoksa, adayın e-postanızı görmekten bıktığını söylemesi için sistemden çıkış seçeneğini kullanmasını mı bekliyorsunuz?
8. Aşama: Zamanlamayı Ayarlayın
Yukarıdaki adımın doğal sonucu olarak, frekansı olduğu kadar zamanlamayı da test etmelisiniz. Fark nedir? Yukarıdaki örnekte olduğu gibi, müşteri adaylarınıza seminerinize katılmalarını sağlamak için altı farklı e-posta gönderme kararı aldığınızı düşünelim. Geleneksel postalamada, ilk gönderi, seminerden 120 gün önce olabilir; ikincisi, 90 gün önce ve üçüncüsü, 60 ya da 30 gün önce yapılabilir. Dördüncüsü, 15 gün sonra, son iki gönderi de bir hafta arayla yapılabilir. E-postanın doğal sonucu ne olmalı? Son üç e-posta, seminerden yalnızca birkaç gün önce, 24 saat içinde peş peşe mi yollanmalı?
9. Aşama: Test Etmekten Asla Vazgeçmeyin
E-posta, geleneksel postaya göre daha fazla test edilebilir olmasına rağmen çok az kullanıcı, olması gerektiği biçimde sıkı bir test işlemi uyguluyor. Konu başlığı testi en yaygın olanı ve diğerlerinin bu alanda aldığı sonuçlar, büyük ihtimalle sizin özel pazarlama durumunuza da rahatlıkla uygulanabilir. Ama yukarıda bahsedilen frekansa ve zamanlamaya ek olarak diğer metinsel ögeleri, grafik tasarımı, teklifleri, sayıyı, “Buraya tıkla” link’lerinin yerleşimini ve link’in ne olması gerektiğini test etmelisiniz. Kendiniz için hiçbir test yapmadan başkası için geçerli olanlara güvenerek iş görmeyin.
10. Aşama: Bilanço Sonuçlarını Uygun Bir Biçimde Analiz Edin
Sonuç itibariyle, hiç kimse e-postanızı kaç kişinin açtığını ya da belli bir link’e kaç kişinin tıkladığını umursamaz. Site ziyaretçilerini saymanın modası, büyük dot.com şirketlerinin tükenmesinden çok önce geçti. Konuya ilişkin ölçümler şu sorularla başlıyor: • Yanıt verenlerden kaçı anında müşteri adayı oluyor? • Kaç kişi sitenize gerçek adıyla kayıt yaptırıyor ve daha fazla e-posta göndermeniz için açık izin veriyor? • Kaç kişi müşteri statüsünü bilerek sona erdiriyor ve bu kişilerin size sunduğu aktif değer ne? • Farklı çabalar sonucunda yapılan bu üç ölçümlemenin, diğer e-posta çalışmalarından ve başka mecralarda edindiğiniz sonuçlardan farkı ne?
11. Aşama: Yanıt Mekanizmalarınızda İnsan Olun
Özellikle müşterilerle ilgilenirken, iletişim şeklinizde hata yapabileceğiniz gerçeğini aklınızdan çıkarmayın. İşte Amazon’dan bir örnek. Bu örnek, şirketin pazarlamacılar tarafından bu kadar çok beğenilmesinin nedenlerinden biri. Daha üç hafta önce bir sipariş vermiştim ki aldığım e-postada, güzel bir dille, geçtiğimiz altı ay içinde neden bir sipariş vermediğim soruluyordu. Bu, açıkça onlar açısından yüz karartıcı bir durumdu. Hemen yanıt verdim, olanları protesto ettim ve kayıtlarını kontrol etmelerini istedim. İKİ SAAT içinde bir özür mesajı geldi; hiçbir gerekçe gösterilmeden sadece “Aptalca bir hata yaptık; özür dileriz” deniyordu. Hataya düşülebileceği kabul ediliyordu; (yanıt otomatik veriliyor da olsa) ne kadar insanca bir durum!
12. Aşama: Bir Profesyonelle Çalışın
Dolaylı yanıt yazanların (örneğin editörlerin) geleneksel postalama metinleri yazmakta ısrar etmeleri son derece sakıncalı. Bu mecra, amatörlerin en azından birkaç rehber ilkeyi özümsemelerine yetecek kadar uzun bir süre kullanıldı. Ama e-posta çok yeni. Kullanıcılar e-posta metinleri yazmanın beceri istediğini yeni yeni anlıyorlar. Pek çoğu, “Nasıl olsa kısa. Kendimiz yapabiliriz,” diye düşünüyor. Ya da yanlış yazar tipini seçiyor. Çoğu PR çalışanı ve imaj reklamcılığı yapan yaratıcı, kendi “E-posta Pazarlama” bölümlerini açıyor. Bu, doğrudan yanıt yazan birini işe almakla aynı şey değil. Gerçek şu ki e-postalar, geleneksel doğrudan postalama mektuplarının çeyreği ya da yarısı uzunlukta olmasına rağmen, daha fazla beceri ve doğrudan yanıt ilkeleri hakkında bilgi gerektiriyor. E-postayla müşteri adayı yaratmaya yönelik metin çalışmaları için profesyonellerle çalışmayı tercih edenler, müşteriyi harekete geçirme ve tutma ile yukarı ve çapraz satış kampanyalarını kendi başlarına gerçekleştirmek istiyorlar. Bu da yatırımın geri dönüş potansiyeline zarar veriyor.
|
|
2. E-Ticaret’in Getirdikleri !
|
E Ticaretin Amacı işinizi değil internet üzerinden Çalışan sistemlerin desteğini arkasına alarak işinizin işleyiş şeklini değiştirmek ve hızla değişen Pazar teknolojisindeki yerinizi almanızı sağlamaktır.
• İş sahiplerine gerçek hayatta yapamayacaklarını yapma olanağı sağlar
• Back-end sistemleri yeni platformlara taşır
• İnterneti işinizin en önemli sunum alanlarında biri haline getirir.
• Kar akışı sağlayan yeni bir alan yaratır.
• İşinizle ilgili işlemleri tek bir merkezde toplar ve birbirleriye bağlantılarını hızlandırır.
• Kullanıcıların ürün ve servisleriniz hakkında daha kolay ve hızlı bilgi edinmesini sağlar
• Satıcı ve alıcıların birbirleriyle buluşmalarını kolaylaştırır.
• İşletme masraflarınızı azaltabilir.
E-Ticaret sizin için neler yapabilir.
• Pazarlama alanınızı genişleterek nakit akışını hızlandırır.
• Daha yeni, değişik ve geniş hizmet ve müşteri ağı oluşturmanızı sağlar.
• İşlemlerin otomasyonu, hızlı bilgi akışı ve veri tabalarınızın tek merkezde toplanması yoluyla zaman ve para tasarrufu sağlar.
• Müşteri kitlenizle daha hızlı ve güvenilir ilişkiler kurmanıza yardımcı olur.
E-Ticaretin Getirdikleri
Kullanıcılar İçin
Kullanıcılar açısından en belirgin yararı daha geniş bir ürün yelpazesi sunulabilmesidir. İnternet’e bağlanan her kullanıcı, e-ticarete giren her firmanın tüm ürünlerine ulaşabilir. Kullanıcıların ellerindeki seçenekler her bir yeni firmanın e-ticarete girmesi ile genişlemektedir. Datamonitor’ün araştırmasına göre Avrupa’da e-ticarete giren firma sayısı önümüzdeki 5 yılda 10 katına çıkıp 22500’e ulaşacaktır.
İnternet üzerindeki sayısı katlanarak artan ürün ve hizmetlerin kullanıcılara sağladığı bir diğer avantaj ürün ve hizmetlere olabilecek en düşük fiyatlarla ulaşabilme şansıdır.
Arama motorlarıda elektronik pazarı iyice şeffaf hale getirdiğinden fiyatların düşük kalacağı yada düşmeye devam edeceğini düşünmek yanlış olmaz. Bu durum özellikle Pazar boyu daha küçük olan ülkelerdeki kullanıcılar için daha da büyük bir avantajdır.
Bunlarında ötesinde beklide kullanıcı açısından en önemli avantajlardan birisi de kişiye özel servis verebilmesidir. Örn. Amazon her müşterisine daha önceki alışverişlerinden elde ettiği bilgiler ışığında müşterisinin ilgi alanlarına giren kitap ve videolarla ilgili hatırlamalar yapmakta ve bilgi vermektedir. Kişisel özelleştirmeler gerektiğinde yabancı dilde hizmet sunumuna dek varabilir.
FİRMALAR İÇİN
E-Ticaretin firmalara sunduğu yeni olanaklar çok geniştir. 2002 yılında tüm dünyada e-Ticaret yoluyla elde edilen kar 350-500 milyar $ arasındadır bu da tüm dünya da yapılan alışverişin %5 ile %9.4’ünü oluşturur. E-ticaretin hacmi Avrupa’da 1997 de 1 milyar USD’den 2001’in sonunda 80 milyar USD ye ulaşmıştır.
Firmaların sağladığı diğer bir yarar ise işletim giderlerinin düşmesidir. Andersen Consulting, firmaların işlemlerini on-line yapmaları durumunda işletim giderlerinin %20-%45 arasında azaltabileceğini düşünmektedir. OECD’ye göre internet tabanlı kominikasyonla stok ve stok yenileme gereksinimlerini daha iyi öngörerek stoklarında toplam %20-%25 oranında düşüş sağlamışlardır. Aynı araştırma diğer alanlarda çalışan firmaların da dağıtım giderlerini %50-%90 oranında azalttıklarını belirtmiştir.
E ticaret daha geniş bir pazara ulaşma olanağı sağlar geleneksel bir market sadece bulunduğu coğrafik konumdaki alıcılara ulaşabilir. Hatta bir market zinciri bile yinede ancak kendisine ulaşabilecek yakınlıktaki alıcılara ulaşabilir. Buna karşılık e-ticaret bir firmanın Pazar boyutunu kökten değiştirebilir. Potansiyel olarak internete bağlanan her kullanıcı bir alıcıdır. Morgan Stanley 2003 yılında Avrupa’daki yetişkin internek kullanıcı sayısını 100 milyon olarak tahmin etmektedir. Bu da Avrupa nın en büyük pazarını oluşturmaktadır. E-ticaret Pazar boyunu etkileyecek tek düzenleme her ülkenin internet üzerinden yapılacak uluslar arası işlemlere ait oluşturacağı kural ve kanunlardır.
Firmalar açısından bir diğer avantaj da kişiye özelleştirilebilen Pazarlama yöntem ve yollarıdır. Örneğin dell firması kullanıcıları için özelleştirilebilen web sitesi sunmaktadır. Site ürünler ve fiyatlar hakkında bilgi verirken kullanıcıların kendi ilgi ve gereksinimlerine göre değiştirebilecekleri bir yapı da sunmaktadır. Bunun kullanıcı açısından yararı istedikleri bilgiye daha kolay ve hızlı ulaşabilmeleridir. Dell açısından yararı kullanıcı ve müşterilerinin ilgi ve istek alanlarını daha doğru belirlemek yoluyla stok ve alımlarını daha iyi düzenleyebilmeleridir. Küçük ve orta boy firmalar e-ticeretten daha fazla yarar sağlayacak kesimdir. En basit bir bilgisayar ve doğru kurulmuş bir bağlantı ile daha geniş bir üretici ve tüketici pazarına ulaşabilir. İngiliz Sainbury süpermarket zinciri kurduğu SID adlı bir sistemle hem alışverişte bulunduğu üreticilere yardımcı olup çeşitli alanlarda yol göstermekte, hem de tüketicilerin isteklerine daha uygun ürünler üretmelerini sağlamaktadır.
Daha da önemlisi artık bir firmanın coğrafi yerleşimi ve büyüklüğünü de belirleyen faktör olmaktan çıkmıştır. Malezya’da MyBiz(Malaysian Business) e-ticaret yoluyla kendi sistemine bağlı 150’den fazla orta ve küçük işletmenin ürün ve hizmetini global olarak sunmalarını sağlamaktadır. Bu Şekilde MyBiz’e ulaşan herhangi bir alıcı aynı sisteme bağlı birden fazla firmaya ulaşabilmekte ve aynı anda çeşitli firmalardan farklı ürünler satın alabilmekte, ürünler kişiye özel tasarlanabilmekte ve sonuçta firmaların hem Pazar payını hem de ürün yelpazesini genişlemekte yararlı olmaktadır.
ŞİRKETİ NASIL E-DÜNYAYA AÇABİLİRİZ
Web sitenin tanıtımı ve gelişmesinde pazarlama ve reklam stratejilerinin doğru olarak seçilmesi ve uygulanması sitenin başarısı ve getirisi açısından son derece hayati önem taşır. Yanlış yada eksik uygulanmış Pazarlama ve tanıtım en iyi tasarımlanmış sitenin bile çöle dönüşmesine yol açabilir.
Web üzerinde uygulanan Pazarlama ve Reklam Stratejileri konu hakkında geniş bilgi ve deneyim gerektirir. Arama Motorlarının yapısı, çalışma sistemleri, İnternet kullanıcılarının eğilimleri, rakip sitelerin nasıl ziyaretçi çektiği internet üzerindeki rekabetin yapısı, hedef kitle olarak seçilen kullanıcıların tercihleri gibi daha burada sıralanmayan çeşitli detaylar ve detay gibi görülen ana özelliklerin çok iyi bilinmesi ve incelenmesi gerekir.
ETKİLİ BİR WEB SİTESİ
Her işin gereksinimleri, içinde bulunduğu durum ve Pazar payına göre değişir, İnternet’te rekabet acımasızdır. Bu nedenle yapılan işin doğasına uygun tasarım programlama, site kullanılabilirliği içerik düzenleyen programlar ve müşteri ilişkileri yönetimi bizler tarafından özellikle dikkate alınarak oluşturulan sitenin hedef kitleye en iyi şekilde ulaşması ve Pazar payının genişletilmesi amaçlanmaktadır.
|
|
3. İnternet ! Büyük Issızlık...
|
Yazar: Ante Mijak
Öğle sıcağında Afrika’nın çorak arazilerinde dolaşmak neye benzer, hiç merak ettiniz mi? İnternet’te sörf yaptığınız ilk günü hatırlıyorsanız, bu konuda fikriniz var demektir.
Çok geçmeden, tamamen yönünüzü şaşırır; yanlış tarafa sapar ve nereye gideceğinizi ya da nasıl geri döneceğinizi bilemezsiniz. Aşırı sıcak altında terden sırılsıklam olursunuz. Nemin cazibesine kapılan sinekler, başınızın etrafında dolanıp durur ve sizi deli ederler. Ekranınızda beliriveren “açılır” (pop-up) mesajlar gibi.
Çalılıklardan gelen hışırtı, pusuda bekleyen bir tehlike olduğu yönündeki inancınızı güçlendirir. Bu his, İnternet’in anonim ortamına sığınarak size zarar vermeye çalışan bir şüphelinin neden olduğu korkudan farksızdır.
Bilinmeyenin neden olduğu bu sonsuz korku, akıl sağlığınızı tehdit eder; karar verme yeteneğinizi köreltir. Bir sonraki adımınızın öne mi, arkaya mı atılacağından emin olamayarak, birdenbire, bir rehbere çılgınca ihtiyaç duyduğunuzun farkına varırsınız. Göğe bakar; yön göstermesi için Tanrı’ya dua edersiniz.
Her gün İnternet’e giren on binlerce insan ve zaten orada olan milyonlarcası, aynı çaresizlik ve umutsuzluğu yaşar. Pek çoğu, sayısız İnternet hilesi olduğunun bilincindedir ya da böyle bir oyuna maruz kalmıştır. Çoğu insan, abartılı ve süslü para kazanma programları yüzünden hayal kırıklığına uğramıştır.
Haber bültenlerini ve duyuru panolarını okuduğunuzda, İnternet işi hakkında güçlü bir olumsuzluk hissine kapılırsınız. Bu olumsuzluğu aşmanın tek yolu, güvenilir bir imaj oluşturmaktır. Bu da zaman ve emek ister. Öte yandan, İnternet işinde uzun vadeli başarının da anahtarıdır.
Başarı nasıl elde edilir?
• Abartmayın. Abartı, ters etki yapar. Bu karar, mevcut uygulamalarla zıt yönde olsa da gerçek başarı için, alınması gereken bir karardır. Değerli olanı, değersizin içinden ayıklamak gerekir.
• Somut değer sunun. Sattığınız ürünün değer taşıdığından emin olmalısınız. Emin değilseniz, başka bir şey satın.
• Uygun fiyata benzersiz hizmet verin. Yok pahasına çalışmayın. Binlerce Web sitesi, bu hataya düştüğü için kapanmak zorunda kaldı. Bir eşantiyon bile dağıtıyorsanız, yararlı ve pratik olmasına dikkat edin.
• Ziyaretçilere, kolayca işleme sokabilecekleri, uygulanabilir ve satın alınabilir bir ürün ya da iş modeli sunun. Elinizden gelen her şeyi otomatikleştirin ve test edilmiş, kanıtlanmış, işe yarayan kaynaklar sağlayın.
İnternet alemine yeni girenlerin sayısı, şaşırtıcı derecede fazla. Hiç kuşkusuz, önümüzdeki birkaç yılda, bu aleme katılacak insan sayısı, şu an Net’te dolaşan insan sayısının çok üstünde olacak.
Ziyaretçilere başarılarını artıracak ürünler sunarak belli bir güven oluşturursanız, hikayeniz, bilgisayar ekranlarında titreşerek dolaşacaktır. Tıpkı, Afrika’nın çorak arazilerinde ateşlerin çevresinde anlatılan büyük efsaneler gibi. |
|
4. İnternet’te hatırlanmak !
|
Yazar: Debbie MacInnis
Pazarlama uzmanları, sık sık bir "marka imgesi" ya da "şirket imgesi" oluşturmanın öneminden bahsederler; çünkü bu imgelerin hukuksal açıdan markayı destekleyeceği düşünülür. Ne var ki bu uzmanlar, "imgelem" kullanımının önemine çok az dikkat çekerler.
İmgeler mi, İmgelem mi?
Marka imgesi, bir markanın simgelediği zihinsel modeldir. Marka imgeleri, hiç kuşkusuz önemlidir. Ama imgelem, tamamen farklı bir şeydir; duyularımızı kullanarak zihinlerimizde bir şeyin temsilini yaratma sürecidir. İmgelem, bir şeyi zihnimizde resmettiğimiz ve onun nasıl göründüğünü, nasıl bir his verdiğini, tadının nasıl olduğunu, vb. hayal ettiğimiz zaman oluşur.
İmgelemi neden umursamalıyız? Bu konu, akademik dünyanın entelektüel bilişsel psikologlarının işi değil mi? Elbette öyle; ama bu kişilerin yıllarca süren araştırmalardan neler öğrendiklerini anlamaya çalışırsak, daha hatırlanabilir ve ikna edici mesajlar üretmenin yolları hakkında çok şey öğrenebiliriz.
Hayal Edin - Anlayın
Akademisyen arkadaşlarımız, reklamlara çok fazla bilgi yerleştirme konusunda dikkatli olmamız gerektiğini vurguluyorlar. Fazla bilgi, aşırı bilgi yükü getiriyor. Bu da tüketicilerin büyük ihtimalle reklamdaki bilgiyi uygulamama ya da hatırlamamaları ile sonuçlanıyor. Şu teknik açıdan yüklü bilgisayar reklamları birşeyler hatırlatıyor mu? Ancak imgelem, aşırı yükü kaldırabilir. Nedeni, insanlara ne kadar çok üzerinde düşünecekleri bilgi verirseniz, ürüne ilişkin imgelemlerini o kadar çok yapılandırırsınız. Ayrntılar, imgeyi oluşturan zenginliği sağlar. Zengin bir biçimde oluşturulmuş imgeler, tüketicilerin, ürünün ne olduğunu ve neden bunu isteyebileceklerini daha iyi anlamalarına yardımcı olacaktır.
Hayal Edin - Hatırlayın
Araştırmalar, bir şeyi hayal ettiğimizde, genellikle daha iyi ve uzun süre hatırladığımızı da gösteriyor. Örneğin, bir elmayı zihninde canlandırması söylenen insanlar, "elma" sözcüğü gösterilenlere oranla, elmaları hatırlama, daha önce gördükleri bir nesneler listesinden elmaları seçme ve ne yiyeceklerine karar verme aşamasında elmayı aklına getirme konusunda daha başarılı oluyorlar. Pazarlama açısından bunun anlamı, mümkün olan her fırsatta tüketicilere marka adımızı, logomuzu ve logomuzun sunabileceği yararları hayal etme olanağı sağlamamız gerektiğidir; çünkü yarattıkları imgelem, marka adının daha iyi hatırlanmasını, marka tanınırlığının artmasını, logoların daha kolay tanınmasını ve taleplerin daha kolay hatırlanmasını sağlar. Bütün bunlar, çok önemli iletişim hedefleridir.
Hayal Edin - İsteyin
İmgelem, öğrenme ve bellek üzerindeki etkisinin yanı sıra ürünleri daha çok arzulanır kılmak için de kullanılabilir. Örneğin, Cabo San Lucas’ta bulunan şahane bir tatil beldesinin reklamını düşünün. Reklama bakarken, tatil yapmanın ne kadar muhteşem olacağını düşünmeye başlarsınız. Güneşlenmeyi, bir palmiye ağacının altında margarita içmeyi, sırtınızı yalayan rüzgarı, uzun zamandır okumak istediğiniz romanı okuduğunuzu hayal edersiniz. Reklam, hemen orada ve o anda "sorunu görmenizi" sağlamada başarılı olmuştur. Bir tatile ne kadar çok ihtiyaç duyduğunuzu ve Cabo’nun tatil için ne kadar güzel bir seçenek olduğunu düşünmenizi sağlamıştır. Tüketiciler, ihtiyaç duydukları ya da istedikleri bir şey söz konusu değilse satın almazlar. İmgelem, arzuyu canlandırabilir.
Ürünü Denediğinizi Hayal Edin - Onu Sevin
Ama dahası var. İki ayrı mekan reklamı düşünün. Biri, konforlu odalar, kaplıca ve romantik restoran hakkında bilgi veriyor. Diğeri, mekanın bu özelliklerinin size neler hissettireceğini anlatıyor. Bu reklam, imgeleminize bir karakter katıyor: siz. Yalnızca ürünü hayal etmenizi istemiyor; sunduğu yararları kullanmaya ve denemeye çağırıyor. Araştırmalar, üründen bizzat yararlanmayı içeren imgelemin, yalnızca ürün tanıtımı yapan imgelemden daha ikna edici olduğunu gösteriyor. Tüketicilerin ürününüzü sevmelerini istiyorsanız, yalnızca onu değil, kullanmayı ve harika sonuçlar almayı da hayal etmelerini sağlayın.
Hayal Edin - Bekleyin
Tüketiciler, ürününüzü kullandıklarını ve ondan yararlandıklarını hayal ettiklerinde onu daha çok sevmekle kalmıyorlar. Araştırmalar, imgelemin, tüketicinin ürüne ilişkin beklentilerinde ve satın alma kararlarında da etkili olduğunu gösteriyor. Örneğin, bir araştırmada, kablo TV kullandıklarını hayal eden tüketicilerin, kablo TV’ye abone olma olasılıklarının daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Ürünü kullanarak harika zaman geçirdiklerini ya da mevcut bir sorunu çözmek için ürünü kullandıklarını hayal eden tüketiciler, ürünün bir kurtarıcı olduğuna inanacaklardır. Bu beklentiler, ürünü satın alma ihtimallerini yükseltecektir. Sorun şu ki, tüketiciler, ürününüzün bir şey sağlayacağını umarlar ve ürün bu beklentiyi karşılamazsa, pek de mutlu olmayacaklardır. Öyleyse, sağlam temellere dayanmayan imgelem, tüketicinin hayal ettiği sonucu vermezse, yaratıcı anlamda tatminsizlikle sonuçlanma riski taşır.
İmgelemi Canlandırmak
İmgelem bu kadar önemliyse, insanların hayal kurmalarını nasıl sağlarız? Pek çok yöntem var ve hangisinin neden daha etkili olacağı hakkında öğrenmeye devam ediyoruz.
Resimler ve Somut Sözcükler. İnsanlar, onlara bir resim verdiğinizde nesneleri daha iyi hatırlayabiliyorlar; çünkü resim, hayal edebilecekleri somut bir şey sunuyor. Bir şey, bir sözcük olarak sunulsa bile, soyut değil de somutsa daha iyi hatırlanabiliyor. Örneğin, tüketiciler, diyelim "Kahverengi Çaydanlık" olarak ifade edilen bir ekmek markasını, "Gurur" diye anılan bir markaya göre daha çok hatırlıyorlar; çünkü zihinlerinde kahverengi bir çaydanlığı canlandırabiliyorlar. Bir "Gurur" imgesi çağrıştırmaları ise daha zor; çünkü bu, soyut bir sözcük.
İmgelem Talimatları. İmgelemi canlandırmanın daha doğrudan bir yolu, tüketicilerden bu işe başlamalarını talep etmektir. "Bunu gözünüzde canlandırın" ya da "Bunu hayal edin" diyebilir; markanızın özelliklerini ve faydalarını anlatabilirsiniz. İmgelem talimatları, resim sunmanın imkansız olduğu radyo gibi bir mecrada özellikle yararlı olabilir. İmgelem talimatları hakkında bir uyarı: Bunlar, hedef kitleniz ürünü ilk kez satın alacaklardan oluşuyorsa, imgelemi canlandırmada işe yaramaz. Hedef kitleniz, ürünün kullanımı hakkında önceden deneyim sahibi olmadığından, hangi temele dayanarak onu kullandığını hayal edebilir ki?
Aynı şekilde, bir şeyi hayal edebilmek için, aklımızda oluşturduğumuz imgeye odaklanmamız ve çevrede olup bitenlerden dolayı dikkatimizi dağıtmamamız (Etrafta iki yaşında bir çocuk "Anneee" diye bağırırken meditasyon yapmayı denediniz mi hiç? Mümkün değil!) gerektiğini kabul edelim. Bir reklamda müzik, ses bindirmeleri, farklı sahneler gibi pek çok unsur varsa, tüketicilerin imgeyi zihinlerinde tutma yeteneklerine olumsuz etkide bulunabilir. Bu nedenle, imgelem talimatları, radyo ve TV yayınlarına oranla baskıda daha etkili olabilir; çünkü tüketiciler, reklamdan bilgiyi alıp almayacaklarını, ne zaman ve ne dereceye kadar alacaklarını kontrol edebilirler. (Böylece, imgeyi zihinlerinde saklayabilirler.)
Yönlendirilmiş İmgelem. İmgelem talimatlarıyla ilgili potansiyel sorunlardan biri de tüketicilerin kendi imgelerini oluşturmalarıdır. Bu imgeler, her zaman olumlu olmayabilir ve kişinin kendi deneyimlerinden kaynaklanan tipik imgeler olabilir. Örneğin, tüketicilere bir Mercedes sahibi olmayı hayal etmelerini söylediğinizi varsayalım. Ya bir Mercedes’leri varsa ve sürekli sorun çıkarıyorsa ne olacak? Mercedes hayal etmek, kişiye arabanın ne kadar sık bozulduğunu, kendisini ne kadar kızdırdığını, varmak istediği yere güvenle ve zamanında ulaştırıp ulaştırmayacağı konusunda ne büyük endişe yaşadığını hatırlatacaktır. Tüketiciler, ayrıntıları kendi imgelem deneyimlerine göre tamamlayabileceklerinden (her zaman olumlu yönde olmayabilir), kimi zaman onlardan neyi hayal etmelerini istediğimiz konusunda çok açık ve net davranmalıyız. Buna yönlendirmeli imgelem diyoruz; çünkü esasında imgelemin içeriğini yönlendiriyoruz.
İmgelem, kafamızdaki filmlerden başka bir şey değildir. Filmlerin bir şeyi anlama, hatırlama, sevme ve bekleme konusunda ne kadar etkili olabileceğini bilirsiniz. Fark edemediğiniz şey, tüketicilerin kendi ürettikleri iç filmlerin gücüdür. |
|
5. Mail Reklamın Püf Noktası
|
Web sitesi tasarlamak bir bakıma kolay bir bakıma çok zor. Herkesin “Webmaster” olduğu bu dönemde, Web konusunda “eğitimli” olduğunuzu firmanıza nasıl kanıtlayacaksınız?
Internet’in hayatımıza girdiği ilk günlerde gündelik yaşantımızda bu kadar yer alacağını kestirmek çok kolay değildi. Bu gün ise bir çok alanda işlerimizi yapabildiğimiz bir araç oldu. Bundan 3-5 sene öncesinde lüks olan Internet artık bir gereksinim. Neden ve nasıl bu kadar hızlı yaygınlaştığını sorguladığımızda aradığımız her bilgiye kolayca ulaşabilir olmamızın nedenlerin en başında geldiğini görüyoruz. Internet’in bütün bu nimetlerinden yararlanırken devamlı olarak karşımıza çıkan yegane terim WWW (World Wide Web) yani Web’dir. İhtiyaçlar sonrasında her geçen gün hatta dakika dünya üzerinde farklı bölgelerden yeni Web siteleri yayına başlıyorlar.
Web Sitelerini Kimler Yapıyor?
Kullanımın yoğunlaşması ile birlikte Web sitelerinin çoğalması ve bu siteleri yapacak eleman ihtiyacı ortaya çıkıyor. Peki Web sitelerini kimler, nasıl yapıyor? Aslında yapılan araştırmalara bakılırsa dünya üzerinde bu sitelerin çoğunu bireyler hobi amaçlı olarak yapıyorlar ve güncelliyorlar. Kişisel sayfa olarak adlandırılan bu siteler günümüzde Internet’teki Web Çöplüğü gibi kavramlara sebep olmakta. Çünkü bir çoğu artık hiç bakılmayan, hatta yapan kişi tarafınca bile adresi unutulan ama hali hazırda yayında olan sayfalar. Yine araştırmaların sunduğu bulgulara göre insanların gündelik yaşantılarında kullandıkları siteler de zaten bu siteler değil.
Kurumların yaptıkları ve belli bir alt yapıya sahip siteler kullanıcılar açısından daha çok tercih ediliyorlar. Sebeplerine bakılacak olursa, görülen o ki kullanıcılar aldıkları bilgilerin yada hizmetlerin doğruluğuna daha çok inanıyorlar ve güveniyorlar. Bu alanda hizmet veren firmalar da bu sitelerin yapımlarını Web tasarımcılarına emanet ediyorlar. Bu anlamda Web tasarımcılarına büyük görevler düşüyor.
Profesyonel iş yaşantılarında varlıklarını reklam ajansı olarak sürdüren bir çok firma çağın gereğini yerine getirerek bu alana yöneliyorlar. Çok doğru ve isabetli bir karar. Tasarım anlamında da en sanatsal ve başarılı işleri çıkaran firmalar da bu tarz firmalar oluyor. Nedeni ise tasarımın bir ekip tarafından beraber olarak yürütülmesi.
Her firmada bir tasarımcı
Asıl işi tasarım yapmak olmayan firmalar da tercihlerini şu yönde kullanıyorlar; görsel tasarımı bu tür firmalara yaptırıyorlar, işin programlama ve yönetim kısmını ise kendileri yapıyorlar. Ama her geçen gün yoğunlaşan Internet gereksinimleri sonrasında Web sitelerinin sürekli olarak yeni teknolojiler ile güncellenmesi gereğince firmalar da artık bünyelerinde Web tasarımcıları bulundurmaya başladırlar.
Bir Web tasarımcısını firmanız kadrosuna eklerken nelere dikkat etmeniz lazım? Dünyaya baktığımızda ve özellikle Amerika’yı baz aldığımızda okulların Web Tasarımcısı yetiştirecek bölümlerinin olduklarını görüyoruz.Ne yazık ki bu konuya ülkemizde akademik açıdan yeterli önem verilmiyor. Üniversitelerimizde sadece kurslar şeklinde bir eğitim söz konusu. Yada belli bölümlerde Webmaster’lık bir bütün olarak değil sadece bazı tasarım bileşenleri ayrı ayrı dersler olarak veriliyor. Peki okul harici belli bir standart var mı?
Bu soruyu sorduğumuzda karşımıza iki farklı organizasyon çıkıyor.Biri CIW (Certified Internet Webmaster - http://www.ciwcertified.com/ ) diğeri ise WOW (World Organization of Webmasters - http://www.joinwow.org/). Özellikle CIW, dünyada çok geçerliliği olan bir yere sahip. İçeriği ise genel olarak ikiye ayrılmakta. Ayrıca CIW’nun verdiği IWA (International Webmasters Association) sertifikası dünyaca tanınan ve aranan bir sertifika. Sertifikanın içeriğine baktığımızda görsel tasarımın yanı sıra sitelerin online birer uygulama olduklarının kabul edildiği ve bu yüzden de müfredat içerisinde veritabanı dersleri ve Scripting dilleri hakkında dersler dahil edildiği görülüyor. Ek olarak site yönetimleri hakkında geniş konular içeren dersler de bulunuyor.
Dünya piyasasında ilgi gören ve aranan bu sertifikanın eğitimini geçtiğimiz yaz Türkiye’ye Bilge Adam Bilgisayar Eğitim Merkezi ( http://www.bilgeadam.com ) getirmişti. Ancak Türkiye’deki Web Tasarımcısı tanımı tam oturmadığından dolayı ilgi görmemiş olsa gerek ki eğitim merkezi bu eğitimleri kaldırma kararı aldığını bildirdi. Ancak bu alandaki açığın farkında olan kurum çok farklı bir eğitim hizmetini içinde bulunduğumuz ay içerisinde sunuyor.
Komple bir Web – Multimedia eğitim seçeneği
Daha öncesinde Microsoft’un MCSE,MDBA ve MCSD eğitimlerini ACT – Akademi (Advanced Computer Technologies) adı altında sunan ve eğitim çözümleri üreten kurumun Web Tasarımcısı yetiştirmek için piyasaya çıkaracağı eğitim paketinin adı Academy of Multimedia. Web Tasarımcısı olmak isteyen ve eğitimini almak isteyecekler açısından Academy of Multimedia paketini inceledim. Şu anda bir çok yerde Web Tasarımı kursu adı altında eğitim veriliyor. Ancak eğitimlerinin içeriğine baktığımızda aslında hepsinin bir diğerinin kopyası olduğunu görüyoruz. Bir HTML editörü dersi ve resim işleme programının oluşturduğu içerik ne kadar yeterli olabilir ki?
Academy of Multimedia’nın farkını da zaten bu noktadan sonra anlamaya başlıyorsunuz. Dersler arasında üniversite öğretim görevlilerince verilen görsel iletişim ve sanat dersleri bulunmakta. Gerçek bir tasarımcıyı yakalamak isteyen kurumun hedefi herhangi bir bilgisayar operatörü eğitimi vermek değil. Öğrencilerinin tasarım ve sanat yetilerini ortaya çıkarmak, geliştirmek isteyen kurum renk bilgisi, sanat bilgisi ve temel grafik kuralları gibi eğitimleri dersleri arasında yer veriyor. Academy of Multimedia Basic ve Advanced olmak üzere iki bölüme ayrılıyor. Bu kısma kadar anlattığım her eğitim Basic bölümünde de yer almakta, elbette sadece giriş seviyesinde. Advanced olarak devam etmek istenirse işte eğitim o zaman biraz daha geniş bir yelpazeye olarak karşımıza çıkıyor.
Öncelikle Bilişim sektöründe çalışanların bilmesi zorunluluk haline gelen İngilizce konusunda sıkıntıları olan öğrencilerine yönelik bir eğitimleri bulunmakta. Bu eğitim sonrasında teknik bilgisayar eğitimi verilmeye başlanıyor. Sonrasında öğrencilerin tasarımı yapacakları platform hakkında bilgileri olması gerektiğini düşünen eğitim merkezi Microsoft Windows İşletim Sistemleri eğitimleri vererek öğrencilerin bu açıklarını da kapamaları konusunda yardımcı oluyorlar. Sırasıyla Web tasarımı, grafik tasarımı, ses tasarımı ve genel görsel iletişim bilgileri veriliyor. Tasarımda gerekli araçların tercihi de konularında lider olan firmalardan yana kullanılmış. Eğitim süreci boyunca Macromedia, Adobe ve ses tasarımı konusunda başarılı ürünlere sahip olan Sonic Foundry Media Software’in ürünleri kullanılıyor. Kurum aynı zamanda çok yeni bir Macromedia Yetkili Eğitim Merkezi. Zaten eğitimin sonunda da kursiyerlere Macromedia Sertifikası verilmekte.
Macromedia araçlarından Dreamweaver, Flash, Fireworks, FreeHand, Authorware; Adobe’den Photoshop, Premiere ve Sonic Foundry firmasınında Sound Forge isimli ürünün son versiyonlarının eğitimleri veriliyor. Eğitim Advaced olarak seçildiğinde toplam 850 saatlik bir ders saatini kapsıyor. Gerçektende uzun soluklu bir o kadarda faydalı bir eğitim olarak görünüyor. Eğitim sonrasında kursiyerlerin proje yapmaları için kurum staj ayarlıyor ve aldıkları eğitimleri gerçek hayatta uygulayarak iş tecrübeleri kazanması konusunda da destek veriyor.
Bunlarla birlikte Bilge Adam ve Secret CV ( http://www.secretcv.com ) ortak bir anlaşma yaparak kurum sertifikalı öğrencilerine iş bulma konusunda yardımcı oluyor. Aslında işverenler açısından da çok kolaylık sağlanıyor bu proje ile. Bir işveren olarak firmanıza almayı düşündüğünüz bilgi işlem elemanını direk seçilmiş elemanlar arasından hiç bir ilana gerek kalmadan bulabiliyorsunuz. Başarıları kanıtlanmış elemanlar görevlerine daha çabuk adapte olarak hedeflerinize çok daha kısa sürede ulaşabilmenizde yardımcı olacaktır.
Bu yazımda sizlere aktarmak istediğim bireyler anlamında gerçek bir Web tasarımcısı olmanız yolunda rotanızı nasıl çizmeniz gerektiği idi. Kurumsal açıdan bakıldığında ise firmanıza bir Web tasarımcısı alacaksanız ve üzerine hayli ciddi iş yükü ile gelecekseniz, bu alanda başarısını kanıtlamış bir elemandan yana tercih kullanmanız son derece önemli. Umarım bu konuda biraz olsun aklınızdaki soru işaretlerini yok etmişimdir yada yenilerini eklemişimdir. Ve de bir dip not: Web tasarımcısı olma yolunda eğitiminize devam ederken ve sonrasında gerçek deneyimlerden faydalanabileceğiniz başarılı Web tasarımcılarının buluştukları ve fikirlerini paylaştıkları http://www.zoque.com/vbulletin/index.php adresindeki Zoque sitesinin forumunu tavsiye ediyorum. |
|
6. Müşteri Odaklı İnternet
|
E Ticaretin Amacı işinizi değil internet üzerinden Çalışan sistemlerin desteğini arkasına alarak işinizin işleyiş şeklini değiştirmek ve hızla değişen Pazar teknolojisindeki yerinizi almanızı sağlamaktır.
• İş sahiplerine gerçek hayatta yapamayacaklarını yapma olanağı sağlar
• Back-end sistemleri yeni platformlara taşır
• İnterneti işinizin en önemli sunum alanlarında biri haline getirir.
• Kar akışı sağlayan yeni bir alan yaratır.
• İşinizle ilgili işlemleri tek bir merkezde toplar ve birbirleriye bağlantılarını hızlandırır.
• Kullanıcıların ürün ve servisleriniz hakkında daha kolay ve hızlı bilgi edinmesini sağlar
• Satıcı ve alıcıların birbirleriyle buluşmalarını kolaylaştırır.
• İşletme masraflarınızı azaltabilir.
E-Ticaret sizin için neler yapabilir.
• Pazarlama alanınızı genişleterek nakit akışını hızlandırır.
• Daha yeni, değişik ve geniş hizmet ve müşteri ağı oluşturmanızı sağlar.
• İşlemlerin otomasyonu, hızlı bilgi akışı ve veri tabalarınızın tek merkezde toplanması yoluyla zaman ve para tasarrufu sağlar.
• Müşteri kitlenizle daha hızlı ve güvenilir ilişkiler kurmanıza yardımcı olur.
E-Ticaretin Getirdikleri
Kullanıcılar İçin
Kullanıcılar açısından en belirgin yararı daha geniş bir ürün yelpazesi sunulabilmesidir. İnternet’e bağlanan her kullanıcı, e-ticarete giren her firmanın tüm ürünlerine ulaşabilir. Kullanıcıların ellerindeki seçenekler her bir yeni firmanın e-ticarete girmesi ile genişlemektedir. Datamonitor’ün araştırmasına göre Avrupa’da e-ticarete giren firma sayısı önümüzdeki 5 yılda 10 katına çıkıp 22500’e ulaşacaktır.
İnternet üzerindeki sayısı katlanarak artan ürün ve hizmetlerin kullanıcılara sağladığı bir diğer avantaj ürün ve hizmetlere olabilecek en düşük fiyatlarla ulaşabilme şansıdır.
Arama motorlarıda elektronik pazarı iyice şeffaf hale getirdiğinden fiyatların düşük kalacağı yada düşmeye devam edeceğini düşünmek yanlış olmaz. Bu durum özellikle Pazar boyu daha küçük olan ülkelerdeki kullanıcılar için daha da büyük bir avantajdır.
Bunlarında ötesinde beklide kullanıcı açısından en önemli avantajlardan birisi de kişiye özel servis verebilmesidir. Örn. Amazon her müşterisine daha önceki alışverişlerinden elde ettiği bilgiler ışığında müşterisinin ilgi alanlarına giren kitap ve videolarla ilgili hatırlamalar yapmakta ve bilgi vermektedir. Kişisel özelleştirmeler gerektiğinde yabancı dilde hizmet sunumuna dek varabilir.
FİRMALAR İÇİN
E-Ticaretin firmalara sunduğu yeni olanaklar çok geniştir. 2002 yılında tüm dünyada e-Ticaret yoluyla elde edilen kar 350-500 milyar $ arasındadır bu da tüm dünya da yapılan alışverişin %5 ile %9.4’ünü oluşturur. E-ticaretin hacmi Avrupa’da 1997 de 1 milyar USD’den 2001’in sonunda 80 milyar USD ye ulaşmıştır.
Firmaların sağladığı diğer bir yarar ise işletim giderlerinin düşmesidir. Andersen Consulting, firmaların işlemlerini on-line yapmaları durumunda işletim giderlerinin %20-%45 arasında azaltabileceğini düşünmektedir. OECD’ye göre internet tabanlı kominikasyonla stok ve stok yenileme gereksinimlerini daha iyi öngörerek stoklarında toplam %20-%25 oranında düşüş sağlamışlardır. Aynı araştırma diğer alanlarda çalışan firmaların da dağıtım giderlerini %50-%90 oranında azalttıklarını belirtmiştir.
E ticaret daha geniş bir pazara ulaşma olanağı sağlar geleneksel bir market sadece bulunduğu coğrafik konumdaki alıcılara ulaşabilir. Hatta bir market zinciri bile yinede ancak kendisine ulaşabilecek yakınlıktaki alıcılara ulaşabilir. Buna karşılık e-ticaret bir firmanın Pazar boyutunu kökten değiştirebilir. Potansiyel olarak internete bağlanan her kullanıcı bir alıcıdır. Morgan Stanley 2003 yılında Avrupa’daki yetişkin internek kullanıcı sayısını 100 milyon olarak tahmin etmektedir. Bu da Avrupa nın en büyük pazarını oluşturmaktadır. E-ticaret Pazar boyunu etkileyecek tek düzenleme her ülkenin internet üzerinden yapılacak uluslar arası işlemlere ait oluşturacağı kural ve kanunlardır.
Firmalar açısından bir diğer avantaj da kişiye özelleştirilebilen Pazarlama yöntem ve yollarıdır. Örneğin dell firması kullanıcıları için özelleştirilebilen web sitesi sunmaktadır. Site ürünler ve fiyatlar hakkında bilgi verirken kullanıcıların kendi ilgi ve gereksinimlerine göre değiştirebilecekleri bir yapı da sunmaktadır. Bunun kullanıcı açısından yararı istedikleri bilgiye daha kolay ve hızlı ulaşabilmeleridir. Dell açısından yararı kullanıcı ve müşterilerinin ilgi ve istek alanlarını daha doğru belirlemek yoluyla stok ve alımlarını daha iyi düzenleyebilmeleridir. Küçük ve orta boy firmalar e-ticeretten daha fazla yarar sağlayacak kesimdir. En basit bir bilgisayar ve doğru kurulmuş bir bağlantı ile daha geniş bir üretici ve tüketici pazarına ulaşabilir. İngiliz Sainbury süpermarket zinciri kurduğu SID adlı bir sistemle hem alışverişte bulunduğu üreticilere yardımcı olup çeşitli alanlarda yol göstermekte, hem de tüketicilerin isteklerine daha uygun ürünler üretmelerini sağlamaktadır.
Daha da önemlisi artık bir firmanın coğrafi yerleşimi ve büyüklüğünü de belirleyen faktör olmaktan çıkmıştır. Malezya’da MyBiz(Malaysian Business) e-ticaret yoluyla kendi sistemine bağlı 150’den fazla orta ve küçük işletmenin ürün ve hizmetini global olarak sunmalarını sağlamaktadır. Bu Şekilde MyBiz’e ulaşan herhangi bir alıcı aynı sisteme bağlı birden fazla firmaya ulaşabilmekte ve aynı anda çeşitli firmalardan farklı ürünler satın alabilmekte, ürünler kişiye özel tasarlanabilmekte ve sonuçta firmaların hem Pazar payını hem de ürün yelpazesini genişlemekte yararlı olmaktadır.
ŞİRKETİ NASIL E-DÜNYAYA AÇABİLİRİZ
Web sitenin tanıtımı ve gelişmesinde pazarlama ve reklam stratejilerinin doğru olarak seçilmesi ve uygulanması sitenin başarısı ve getirisi açısından son derece hayati önem taşır. Yanlış yada eksik uygulanmış Pazarlama ve tanıtım en iyi tasarımlanmış sitenin bile çöle dönüşmesine yol açabilir.
Web üzerinde uygulanan Pazarlama ve Reklam Stratejileri konu hakkında geniş bilgi ve deneyim gerektirir. Arama Motorlarının yapısı, çalışma sistemleri, İnternet kullanıcılarının eğilimleri, rakip sitelerin nasıl ziyaretçi çektiği internet üzerindeki rekabetin yapısı, hedef kitle olarak seçilen kullanıcıların tercihleri gibi daha burada sıralanmayan çeşitli detaylar ve detay gibi görülen ana özelliklerin çok iyi bilinmesi ve incelenmesi gerekir.
ETKİLİ BİR WEB SİTESİ
Her işin gereksinimleri, içinde bulunduğu durum ve Pazar payına göre değişir, İnternet’te rekabet acımasızdır. Bu nedenle yapılan işin doğasına uygun tasarım programlama, site kullanılabilirliği içerik düzenleyen programlar ve müşteri ilişkileri yönetimi bizler tarafından özellikle dikkate alınarak oluşturulan sitenin hedef kitleye en iyi şekilde ulaşması ve Pazar payının genişletilmesi amaçlanmaktadır. |
|
7. nic.TR nin Tarihçesi
|
Nic.tr (".tr" Alan Adları) Yönetimi, 1991 yılından bu yana Türkiye'yi ilk olarak İnternet'e bağlayan Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) bünyesinde, ICANN ve IANA rehberliğinde çalışmalarına devam etmektedir.
".tr" alan adı işlemleri için gerekli olan politika ve prosedürler, 1991-1998 yılları arasında, ODTÜ - Bilgi İşlem Daire Başkanlığı'nca oluşturulmuş ve uygulanmıştır. Alan adı tahsisi işleri ve gerekli olan destek ve danışmanlık hizmeti (hızla artan işlemler ve yönetim yükü nedeniyle) 1998 yılından itibaren Nic.tr (".tr" Alan Adları) Yönetimi tarafından sağlanmaktadır.
Nic.tr (".tr" Alan Adları) Yönetimi halen ODTÜ - Enformatik Enstitüsü binasında görevini sürdürmektedir.
Nic.tr (".tr" Alan Adları) Yönetimi'nde güçler ayrılığı ilkesini uygulamak ve alan adı dağıtımında "yasama", "yürütme" ve "yargı" işlevlerini ayırmak adına 2000 yılında Ulaştırma Bakanlığı, Internet Kurulu' na bağlı olarak çalışan, sektör temsilcilerinin yer aldığı ve 11 kurumsal üyeden oluşan "DNS Çalışma Grubu" oluşturmuştur. Bu bağlamda, 2000 yılından bu yana DNS Çalışma Grubu politika ve kuralları belirleme (yasama işlevi), ODTÜ ise tahsis (yürütme) işlevini yerine getirmektedir. Söz konusu çalışma grubu, alan adları konusunda kamuoyunun katkı ve görüşlerini almak, çok sesli bir ortamda değerlendirme yapmak, Türkiye'de İnternet Alan Adları'nın sağlıklı gelişmesi için temel öneriler oluşturmak ve bu önerileri Alan Adı Yönetimi (ODTÜ)'ne ileterek uygulanmalarını sağlamak amacıyla görev yapmaktadır.
Internet kullanımındaki hızlı artış ve beraberinde ortaya çıkan elektronik ticaretteki gelişmelerle birlikte, alan adlarının önem ve fonksiyonu her geçen gün daha çok artmakta, bu ise alan adları üzerindeki uyuşmazlıkları ortaya çıkarmaktadır. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de alan adlarına ilişkin uyuşmazlıklar son yıllarda artış göstermekte, bu uyuşmazlıkların çözümüne yönelik olarak gerek uluslararası gerekse ulusal düzeyde tedbirler alınmaya, kurallar oluşturulmaya çalışılmaktadır. Güçler ayrılığı ilkesinin diğer bir işlevi, dünyadaki örneklerine benzer bir anlayışla, Uyuşmazlıkları Çözüm Mekanizması (UÇM)'dır. UÇM' nin oluşturulmasına yönelik çalışmalar, halen DNS Çalışma Grubu koordinatörlüğünde devam etmektedir.
Mevcut kurallar dahilinde;
".tr" uzantılı alan adı başvurusunda bulunan yurt içi/yurt dışı tüm kurum, kuruluş ve şahısların, alan adı başvurularını değerlendirmek ve uygun olan başvuruların tahsis işlemlerini sonuçlandırmak,
Mevcut alan adları ile ilgili gerekli olan veya talep edilen idari, mali ve teknik işlemleri gerçekleştirmek,
Tüm alan adı işlemleri sırasında telefon, mesaj ve e-posta aracılığı ile destek vermektir.
ODTÜ Alan Adı Yönetimi; bu görevi kamu çıkarlarını gözeten bir yaklaşımla, ülke çapında internet altyapısının yerleşmesinde öncülük etmiş, bilişim alanında birikimi ve olanakları tartışılmaz bir Üniversite'nin çatısı altında yerine getirmektedir. Bu durumun doğal bir sonucu olarak, tarafsız, araştırmacı, aktif, yenilikçi ve dünya standartlarında hizmet vermeyi amaçlayan bir anlayışla; kaliteli teknik donanımı, deneyimli ve bilgi sahibi personeli ile ülke sosyo-kültürel koşullarını değerlendirerek ve hizmet kalitesini sürekli olarak artırarak sağlamaya devam etmektedir.
1991: Türkiye internet'e bağlanmış ve ICANN & ODTÜ ".tr" alan adı Dağıtımı başlamıştır.
1997: 30 Nisan 1997 tarihinden itibaren, mil.tr uzantılı alan adı, T.C. askeri kurum ve kuruluşlarına tahsis edilmektedir.
1998: ODTÜ- BİDB tarafından tüm Türkiye için tutulmakta olan DNS (Domain Name System) kayıtlarına başvuruları kolaylaştırmak adına, WWW üzerinden etkileşimli olarak alınan başvuru sistemini geliştirmek amacıyla 2 yeni alan adı sunumcusu devreye sokulmuştur.
16 Haziran 1998 tarihi itibariyle gen.tr (genel kullanım alan adı) başvuruları kabul edilmeye başlamıştır.
1 Temmuz 1998 tarihi itibariyle nom.tr (kişisel alan adı) başvuruları da kabul edilmeye başlanmıştır.
1999: Alan adı tanımlamaların daha hızlı ve organize yapılmasını sağlamak amacıyla yeni bir veritabanı oluşturulması çalışması başlatılmıştır. 1999 sonu itibarı ile, ODTÜ'ye kayıt ettirilmiş bulunan 14.477 adet alan adı tanımı bulunmaktadır.
2000: 2 Kasım 2000 tarihinde, kamuoyunun katkı ve görüşlerini almak, çok sesli bir ortamda değerlendirme yapmak, Türkiye'de İnternet Alan Adları'nın sağlıklı gelişmesi için temel öneriler oluşturmak ve bu önerileri Alan Adı Yönetimi (ODTÜ)'ne ileterek uygulanmalarını sağlamak amacıyla DNS Çalışma Grubu (DÇG) kurulmuştur.
2003: 26 Mayıs 2003 tarihinde nic.tr alan adları sahipliğinin güvenliğini esas alan, kullanışlı, web-tabanlı elektronik bir sisteme geçiş yapmıştır. Yeni sisteme geçiş öncesi toplam alan adı sayısı, 45.494 adettir.
İlk av.tr (mesleki kullanım alan adı) uzantılı alan adı 29 Eylül 2003 tarihinde tahsis edilmiştir.
2004: 8 Aralık 2004 tarihi itibariyle dr.tr (mesleki kullanım alan adı) başvuruları kabul edilmeye başlamıştır.
2005: 25-26 Haziran 2005 tarihlerinde, toplumun ilgili kesimlerinden Uyumsuzlukları Çözüm Mekanizması (UÇM) oluşturulmasına yönelik görüş alış-verişinde bulunabilmek amacı ile DNS Çalışma Grubu (DÇG) tarafından çalışma toplantıları düzenlenmiştir.
2006: 04 Aralık 2006'da Türkçe karekterli alan adları tahsisi başlamıştır.
2007: 10 Ekim 2007'de, Nic.tr CENTR (Council of European National Top-Level Domain Registries) tam üyelik başvurusu kabul edilmiştir.
2008: 30 Mayıs 2008 tarihinden itibaren, tsk.tr uzantılı alan adı tahsis edilmektedir.
6 Eylül 2008 tarihinde ".tr" uzantılı alan adları mevcut kurallar dahilinde ve "Registry-Registrar (Kayıt otoritesi - Kayıt operatörü)" iş modeli uygulamaları ile tahsis edilmeye başlanmıştır.
17 Kasım 2008 tarihinde biz.tr, info.tr ve tv.tr uzantıları belgesiz olarak tahsis edilmeye başlanmıştır.
2010: 1 Ocak 2010 tarihinde mil.tr uzantılı alan adları tahsisi durdurulmuştur. |
|
8. Web’in Ustası Nasıl Olur
|
Web sitesi tasarlamak bir bakıma kolay bir bakıma çok zor. Herkesin “Webmaster” olduğu bu dönemde, Web konusunda “eğitimli” olduğunuzu firmanıza nasıl kanıtlayacaksınız?
Internet’in hayatımıza girdiği ilk günlerde gündelik yaşantımızda bu kadar yer alacağını kestirmek çok kolay değildi. Bu gün ise bir çok alanda işlerimizi yapabildiğimiz bir araç oldu. Bundan 3-5 sene öncesinde lüks olan Internet artık bir gereksinim. Neden ve nasıl bu kadar hızlı yaygınlaştığını sorguladığımızda aradığımız her bilgiye kolayca ulaşabilir olmamızın nedenlerin en başında geldiğini görüyoruz. Internet’in bütün bu nimetlerinden yararlanırken devamlı olarak karşımıza çıkan yegane terim WWW (World Wide Web) yani Web’dir. İhtiyaçlar sonrasında her geçen gün hatta dakika dünya üzerinde farklı bölgelerden yeni Web siteleri yayına başlıyorlar.
Web Sitelerini Kimler Yapıyor?
Kullanımın yoğunlaşması ile birlikte Web sitelerinin çoğalması ve bu siteleri yapacak eleman ihtiyacı ortaya çıkıyor. Peki Web sitelerini kimler, nasıl yapıyor? Aslında yapılan araştırmalara bakılırsa dünya üzerinde bu sitelerin çoğunu bireyler hobi amaçlı olarak yapıyorlar ve güncelliyorlar. Kişisel sayfa olarak adlandırılan bu siteler günümüzde Internet’teki Web Çöplüğü gibi kavramlara sebep olmakta. Çünkü bir çoğu artık hiç bakılmayan, hatta yapan kişi tarafınca bile adresi unutulan ama hali hazırda yayında olan sayfalar. Yine araştırmaların sunduğu bulgulara göre insanların gündelik yaşantılarında kullandıkları siteler de zaten bu siteler değil.
Kurumların yaptıkları ve belli bir alt yapıya sahip siteler kullanıcılar açısından daha çok tercih ediliyorlar. Sebeplerine bakılacak olursa, görülen o ki kullanıcılar aldıkları bilgilerin yada hizmetlerin doğruluğuna daha çok inanıyorlar ve güveniyorlar. Bu alanda hizmet veren firmalar da bu sitelerin yapımlarını Web tasarımcılarına emanet ediyorlar. Bu anlamda Web tasarımcılarına büyük görevler düşüyor.
Profesyonel iş yaşantılarında varlıklarını reklam ajansı olarak sürdüren bir çok firma çağın gereğini yerine getirerek bu alana yöneliyorlar. Çok doğru ve isabetli bir karar. Tasarım anlamında da en sanatsal ve başarılı işleri çıkaran firmalar da bu tarz firmalar oluyor. Nedeni ise tasarımın bir ekip tarafından beraber olarak yürütülmesi.
Her firmada bir tasarımcı
Asıl işi tasarım yapmak olmayan firmalar da tercihlerini şu yönde kullanıyorlar; görsel tasarımı bu tür firmalara yaptırıyorlar, işin programlama ve yönetim kısmını ise kendileri yapıyorlar. Ama her geçen gün yoğunlaşan Internet gereksinimleri sonrasında Web sitelerinin sürekli olarak yeni teknolojiler ile güncellenmesi gereğince firmalar da artık bünyelerinde Web tasarımcıları bulundurmaya başladırlar.
Bir Web tasarımcısını firmanız kadrosuna eklerken nelere dikkat etmeniz lazım? Dünyaya baktığımızda ve özellikle Amerika’yı baz aldığımızda okulların Web Tasarımcısı yetiştirecek bölümlerinin olduklarını görüyoruz.Ne yazık ki bu konuya ülkemizde akademik açıdan yeterli önem verilmiyor. Üniversitelerimizde sadece kurslar şeklinde bir eğitim söz konusu. Yada belli bölümlerde Webmaster’lık bir bütün olarak değil sadece bazı tasarım bileşenleri ayrı ayrı dersler olarak veriliyor. Peki okul harici belli bir standart var mı?
Bu soruyu sorduğumuzda karşımıza iki farklı organizasyon çıkıyor.Biri CIW (Certified Internet Webmaster - http://www.ciwcertified.com/ ) diğeri ise WOW (World Organization of Webmasters - http://www.joinwow.org/). Özellikle CIW, dünyada çok geçerliliği olan bir yere sahip. İçeriği ise genel olarak ikiye ayrılmakta. Ayrıca CIW’nun verdiği IWA (International Webmasters Association) sertifikası dünyaca tanınan ve aranan bir sertifika. Sertifikanın içeriğine baktığımızda görsel tasarımın yanı sıra sitelerin online birer uygulama olduklarının kabul edildiği ve bu yüzden de müfredat içerisinde veritabanı dersleri ve Scripting dilleri hakkında dersler dahil edildiği görülüyor. Ek olarak site yönetimleri hakkında geniş konular içeren dersler de bulunuyor.
Dünya piyasasında ilgi gören ve aranan bu sertifikanın eğitimini geçtiğimiz yaz Türkiye’ye Bilge Adam Bilgisayar Eğitim Merkezi ( http://www.bilgeadam.com ) getirmişti. Ancak Türkiye’deki Web Tasarımcısı tanımı tam oturmadığından dolayı ilgi görmemiş olsa gerek ki eğitim merkezi bu eğitimleri kaldırma kararı aldığını bildirdi. Ancak bu alandaki açığın farkında olan kurum çok farklı bir eğitim hizmetini içinde bulunduğumuz ay içerisinde sunuyor.
Komple bir Web – Multimedia eğitim seçeneği
Daha öncesinde Microsoft’un MCSE,MDBA ve MCSD eğitimlerini ACT – Akademi (Advanced Computer Technologies) adı altında sunan ve eğitim çözümleri üreten kurumun Web Tasarımcısı yetiştirmek için piyasaya çıkaracağı eğitim paketinin adı Academy of Multimedia. Web Tasarımcısı olmak isteyen ve eğitimini almak isteyecekler açısından Academy of Multimedia paketini inceledim. Şu anda bir çok yerde Web Tasarımı kursu adı altında eğitim veriliyor. Ancak eğitimlerinin içeriğine baktığımızda aslında hepsinin bir diğerinin kopyası olduğunu görüyoruz. Bir HTML editörü dersi ve resim işleme programının oluşturduğu içerik ne kadar yeterli olabilir ki?
Academy of Multimedia’nın farkını da zaten bu noktadan sonra anlamaya başlıyorsunuz. Dersler arasında üniversite öğretim görevlilerince verilen görsel iletişim ve sanat dersleri bulunmakta. Gerçek bir tasarımcıyı yakalamak isteyen kurumun hedefi herhangi bir bilgisayar operatörü eğitimi vermek değil. Öğrencilerinin tasarım ve sanat yetilerini ortaya çıkarmak, geliştirmek isteyen kurum renk bilgisi, sanat bilgisi ve temel grafik kuralları gibi eğitimleri dersleri arasında yer veriyor. Academy of Multimedia Basic ve Advanced olmak üzere iki bölüme ayrılıyor. Bu kısma kadar anlattığım her eğitim Basic bölümünde de yer almakta, elbette sadece giriş seviyesinde. Advanced olarak devam etmek istenirse işte eğitim o zaman biraz daha geniş bir yelpazeye olarak karşımıza çıkıyor.
Öncelikle Bilişim sektöründe çalışanların bilmesi zorunluluk haline gelen İngilizce konusunda sıkıntıları olan öğrencilerine yönelik bir eğitimleri bulunmakta. Bu eğitim sonrasında teknik bilgisayar eğitimi verilmeye başlanıyor. Sonrasında öğrencilerin tasarımı yapacakları platform hakkında bilgileri olması gerektiğini düşünen eğitim merkezi Microsoft Windows İşletim Sistemleri eğitimleri vererek öğrencilerin bu açıklarını da kapamaları konusunda yardımcı oluyorlar. Sırasıyla Web tasarımı, grafik tasarımı, ses tasarımı ve genel görsel iletişim bilgileri veriliyor. Tasarımda gerekli araçların tercihi de konularında lider olan firmalardan yana kullanılmış. Eğitim süreci boyunca Macromedia, Adobe ve ses tasarımı konusunda başarılı ürünlere sahip olan Sonic Foundry Media Software’in ürünleri kullanılıyor. Kurum aynı zamanda çok yeni bir Macromedia Yetkili Eğitim Merkezi. Zaten eğitimin sonunda da kursiyerlere Macromedia Sertifikası verilmekte.
Macromedia araçlarından Dreamweaver, Flash, Fireworks, FreeHand, Authorware; Adobe’den Photoshop, Premiere ve Sonic Foundry firmasınında Sound Forge isimli ürünün son versiyonlarının eğitimleri veriliyor. Eğitim Advaced olarak seçildiğinde toplam 850 saatlik bir ders saatini kapsıyor. Gerçektende uzun soluklu bir o kadarda faydalı bir eğitim olarak görünüyor. Eğitim sonrasında kursiyerlerin proje yapmaları için kurum staj ayarlıyor ve aldıkları eğitimleri gerçek hayatta uygulayarak iş tecrübeleri kazanması konusunda da destek veriyor.
Bunlarla birlikte Bilge Adam ve Secret CV ( http://www.secretcv.com ) ortak bir anlaşma yaparak kurum sertifikalı öğrencilerine iş bulma konusunda yardımcı oluyor. Aslında işverenler açısından da çok kolaylık sağlanıyor bu proje ile. Bir işveren olarak firmanıza almayı düşündüğünüz bilgi işlem elemanını direk seçilmiş elemanlar arasından hiç bir ilana gerek kalmadan bulabiliyorsunuz. Başarıları kanıtlanmış elemanlar görevlerine daha çabuk adapte olarak hedeflerinize çok daha kısa sürede ulaşabilmenizde yardımcı olacaktır.
Bu yazımda sizlere aktarmak istediğim bireyler anlamında gerçek bir Web tasarımcısı olmanız yolunda rotanızı nasıl çizmeniz gerektiği idi. Kurumsal açıdan bakıldığında ise firmanıza bir Web tasarımcısı alacaksanız ve üzerine hayli ciddi iş yükü ile gelecekseniz, bu alanda başarısını kanıtlamış bir elemandan yana tercih kullanmanız son derece önemli. Umarım bu konuda biraz olsun aklınızdaki soru işaretlerini yok etmişimdir yada yenilerini eklemişimdir. Ve de bir dip not: Web tasarımcısı olma yolunda eğitiminize devam ederken ve sonrasında gerçek deneyimlerden faydalanabileceğiniz başarılı Web tasarımcılarının buluştukları ve fikirlerini paylaştıkları http://www.zoque.com/vbulletin/index.php adresindeki Zoque sitesinin forumunu tavsiye ediyorum. |
|
9. WebSite Bilinirliği Nasıl Artar
|
Site popülaritesi nedir?
Sizin mağazanıza link veren Site sayısı popülaritenizi belirler. Link popülariteniz her arama motorunda farklı indeksleme yöntemleri yüzünden farklı çıkacaktır.
Market Position sitesinde link popülaritenizi ölçmekle beraber rakip yada tamamlayıcı sitelerlede karşılaştırma yapma şansı bulabilirsiniz.
Sitenize verilen link’leri artırmak neye yarar?
1. Fazladan ziyaretçi gelir. Kullanıcılar genellikle gittikleri sitelerdeki linkleri tıklayarak surflerinedevam ederler.
2. Birçok arama motorunda indekslenirsiniz.
3. Ne kadar çok link veren varsa arama motorlarının robotları sizi daha siklikla bulacaklardır.
Başka sitelerde link’inizin verilmesi için email ile ricada buluınabilir yada link exchange’e gidebilirsiniz.
Size link veren site ziyaretçilerinin karakteristiğine göre içeriğinizde ayarlamalar yapın. Link koymasını istediklerinize ne gibi faydalar sağlayacağınızı belirleyin |
|
Yorumlar |
|
Henüz yorum yapılmamış
|
Yorum Ekle |
|
|
|
|